Yapay Zeka Yonga Üretimi 2024’te Emisyonları Dört Katına Çıkardı: Çevresel Etki Alarm Veriyor


Yapay zeka sistemlerine olan küresel talep artarken, bu teknolojileri mümkün kılan yonga üretiminin çevresel etkileri de endişe verici boyutlara ulaştı. 2024 yılı itibarıyla AI çiplerinin üretiminden kaynaklanan karbon emisyonlarının bir önceki yıla göre dört kat arttığı açıklandı. Uzmanlar, sürdürülebilir teknoloji üretimi için acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor.


AI Yonga Üretimi Artıyor, Emisyonlar Katlanıyor

Yapay zekâ sistemlerinin hesaplama gücü gereksinimi, gelişmiş yongalara (çiplere) olan ihtiyacı her geçen gün artırıyor. NVIDIA, AMD, Intel ve TSMC gibi şirketlerin yüksek performanslı işlemciler üretmek üzere milyarlarca dolarlık yatırım yaptığı bu süreçte, üretimin enerji ve kaynak tüketimi de ciddi şekilde artmış durumda.

Çevre ve İklim Bilimleri Enstitüsü tarafından yayımlanan 2024 verilerine göre, AI yonga üretimi kaynaklı karbon salınımı geçen yıla kıyasla tam %400 artış gösterdi. Bu artışta, üretim hacmindeki yükselişin yanı sıra su tüketimi, elektrik kullanımı ve hammadde işleme süreçleri de etkili oldu.


En Büyük Etki Çip Üretiminin Kendisi

AI yongalarının üretim süreci; yüksek saflıkta silisyum kullanımı, ultraviyole litografi, aşırı soğutma sistemleri ve yüksek basınçlı kimyasal işlemler gibi oldukça enerji yoğun adımları içeriyor. Özellikle 5 nm ve 3 nm gibi gelişmiş üretim teknolojilerinde:

  • Yüksek sıcaklıkta çalışan fabrikalar,
  • Büyük miktarda saflaştırılmış su ihtiyacı,
  • Elektrik tüketimi açısından yoğun GPU testleri,
  • Zorlu lojistik ve dağıtım zinciri,

karbon ayak izini dramatik şekilde artırıyor.


En Yüksek Emisyon TSMC ve NVIDIA Kaynaklı

Raporlara göre 2024’te en fazla emisyona neden olan üreticilerin başında TSMC (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company) yer aldı. Şirketin sadece AI odaklı üretim birimlerinden kaynaklanan karbon salımı, bazı ülkelerin yıllık endüstriyel emisyonlarına yaklaşmış durumda.

NVIDIA ise H100 ve GH200 gibi yüksek güçlü AI yongalarının üretimi ve test süreçlerinde harcadığı enerji nedeniyle çevresel baskı altına girdi. Her bir H100 yongasının üretimi sırasında oluşan karbon emisyonunun, ortalama bir dizüstü bilgisayarın tüm yaşam döngüsü boyunca ürettiği emisyonun 30 katına denk olduğu belirtiliyor.


Yalnızca Üretim Değil, Kullanım da Etkili

AI yongalarının yalnızca üretimi değil, kullanımı da çevresel etkiler yaratıyor. Büyük dil modelleri (LLM), görüntü oluşturucular ve generatif yapay zekâ sistemleri, bu çipleri kullanarak veri merkezlerinde sürekli işlem yapıyor. Bu merkezlerin soğutma sistemleri ve kesintisiz enerji tüketimi de dolaylı emisyonları artırıyor.

Google, Amazon ve Microsoft gibi firmaların AI destekli hizmetlerinin karbon ayak izleri artarken, sürdürülebilirliği sağlamak adına yenilenebilir enerji kullanımı ve karbon dengeleme uygulamaları zorunlu hale geliyor.


Çevre Politikalarında Yapay Zekâ Krizi

Küresel çapta iklim politikaları yeniden şekillenirken, AI teknolojilerinin enerji açlığı ve çevreye etkisi de tartışmaların merkezinde yer alıyor. Avrupa Birliği, 2024’te yayınladığı yeni çevre teknolojileri stratejisinde karbon-nötr dijital altyapı hedefini duyurdu. Buna göre:

  • AI yonga üreticilerine emisyon raporlama zorunluluğu,
  • Geri dönüştürülebilir materyal kullanımı teşviki,
  • Yeşil veri merkezi sertifikaları,
  • Çip başına enerji tüketim standartları

gibi düzenlemeler hayata geçirilecek.


Uzmanlar Uyarıyor: Sürdürülebilirlik Olmadan Teknolojik Gelişme Mümkün Değil

İklim bilimci Prof. Dr. Elif Duran, “AI artık sadece bir teknolojik mesele değil; çevresel, etik ve toplumsal bir mesele haline geldi,” diyerek şu uyarıda bulunuyor:

“Geliştirdiğimiz her yapay zeka sistemi, ardında bir karbon gölgesi bırakıyor. Eğer bu hızla devam edersek, teknoloji doğanın dengesini tehdit eden bir unsura dönüşebilir.”

Sektör temsilcileri, sürdürülebilir üretim süreçleriyle birlikte düşük güç tüketimli AI mimarileri üzerine yatırım yapılması gerektiğini savunuyor. Bu amaçla bazı girişimler, daha verimli yazılım çözümleri ve alternatif malzeme kullanımı üzerine çalışmalara hız verdi.


Yapay zekanın yükselişi teknoloji açısından bir devrim olsa da, bu dönüşümün bedeli doğa için oldukça ağır olabilir. 2024’te emisyonların dört kat artması, yapay zekanın yalnızca zihinsel değil, ekolojik sınırları da zorladığını gösteriyor. Şirketler, yatırımcılar ve devletler artık yalnızca performansa değil, çevresel etkiye göre de karar almak zorunda kalabilir.

Back To Top